El Salvador, son yıllarda göçmen akınıyla gündemde. Ülkede başlayan sosyo-ekonomik çalkantılar, vatandaşları evlerini terk etmeye zorlarken, bazı yetkililer bu durumun arka planındaki nedenlerin ABD’ye uzandığını öne sürüyor. “Cehennemdeki” göçmen terimi, El Salvadorlu göçmenlerin yaşadığı zorlukları ifade etmek için sıklıkla kullanılıyor. Bu başlıktaki sorun, sadece El Salvador’u değil, komşu ülkeleri ve ABD’yi de etkileyen karmaşık bir dinamik oluşturuyor. İşte bu dinamik içinde ABD’nin rolü ve El Salvador’un göçmenleri üzerinden sağladığı yeni yaklaşımın detayları…
El Salvador, Orta Amerika'nın en küçük ülkelerinden biri olmasına rağmen, yüzyıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik zorluklarla mücadele ediyor. Ülkede yoksulluk oranı %30'un üzerinde seyretmekte ve işsizlik ise milyonlarca insanı etkileyen bir sorun haline gelmiştir. El Salvador'da geçtiğimiz yıllarda yaşanan çete şiddeti, kırsal bölgelerdeki tarımsal üretim kaybı ve doğal afetler, binlerce insanın ailesini geride bırakarak ABD’ye doğru yola çıkmasına neden oldu. Kısıtlı gelir olanakları ve yaşam standartlarındaki düşüklük, bu ülkenin insanlarını tehlikeli yolculuklara yönlendiriyor.
Bununla birlikte, göçmen hakları ve uluslararası koruma talepleri de giderek daha çok önem kazanıyor. El Salvador'daki birçok insan, ölüm tehdidi, şiddet ve istismar korkusuyla yola çıkıyor. Bu durum, ülkedeki insan hakları savunucularının sesini yükseltmesine neden oldu. ABD’nin özellikle Latin Amerika’ya yönelik dış politikası ve göçmen kabul politikası, El Salvador'daki göçmen akınını etkileyen unsurlar arasında yer alıyor. Bazı yetkililer, bunun ABD’nin sorumluluğunda olduğunu ileri sürmekteler; çünkü Amerika Birleşik Devletleri'nin geçmişteki müdahaleleri, El Salvador'un mevcut durumu üzerinde doğrudan etkili oldu.
ABD’nin göç politikası, son yıllarda kapsamlı değişimlere uğradı. Trump administration döneminde uygulanan sert göç yasaları, birçok El Salvadorlu'nun kaçış çarelerini daha da kısıtladı. Ancak Biden yönetimi, göçmenlerin insanlık hallerine saygı duyarak daha insani bir yaklaşım benimsedi. Yine de bu politikaların El Salvador’daki durum üzerinde ne derece etkili olacağı ve ABD’nin sorumluluğunun nasıl şekilleneceği belirsizliğini koruyor. Uzun süredir kaçmayı hayal eden El Salvadorlu göçmenler, ABD sınırında karşılaştıkları zorluklar nedeniyle yaşadıkları tecrübeleri birer “Cehennemde” deneyim olarak nitelendiriyor.
Uzmanlar, El Salvador'daki durumun daha iyiye gitmesi için uluslararası toplumun daha fazla destek vermesi gerektiğini savunuyor. Ülke içindeki krizin çözümü için sadece göçmenlerin haklarını savunmakla kalmayıp, aynı zamanda yerel koşulların iyileştirilmesi ve eğitim, sağlık gibi temel hizmetlere erişimin artırılması gerektiği vurgulanıyor. Bu bağlamda, uluslararası yardım ve işbirliklerinin önemine dikkat çekiliyor. Sadece El Salvador değil, bu sorun tüm Orta Amerika ülkelerini kapsayan bir göç olgusudur. Bu nedenle, ABD’nin yanı sıra diğer ülkelerin de sorumluluk alması şart.
Sonuç olarak, El Salvador'da yaşanan göçmen sorunları, sadece yerel bir mesele olmanın ötesine geçerek uluslararası bir boyut kazanmıştır. El Salvadorlu göçmenlerin yaşadığı sorunlar ve “Cehennemdeki” olarak adlandırılan zorluklar, aynı zamanda ABD’nin stratejik politikalarına ve müdahalelerine de işaret ediyor. Bu karmaşık bağımlılık ilişkisi, tüm dünya genelinde göz önünde bulundurulması gereken bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem El Salvador hem de ABD, ortak bir çözüm bulmak adına adım atmalı ve sürdürülebilir politikalar geliştirilmelidir. Aksi takdirde, göçmen sorunu her iki taraf için de sürdürülemez bir hale dönüşecektir.