Geçtiğimiz günlerde meydana gelen bir cinayet, herkesi derinden sarstı. Eşi tarafından, 7 yaşındaki kızıyla birlikte katledilen bir anne, yaşadığı tehditle ilgili daha önce söyledikleriyle dikkat çekti. "Sonum iyi olmayacak" şeklindeki uyarısı, ne yazık ki önceden hissedilen bir sonun habercisi oldu. Bu olay, ailenin içindeki şiddetin ne denli trajik sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Olayın ardından, hem sosyal medyada hem de toplumda büyük bir infial yaratıldı. Korkunç bir sona doğru sürüklenen bir hayatın hikayesi olarak kayıtlara geçti.
Olay, küçük bir kasabada gerçekleşti. 30'lu yaşlarının başındaki anne, uzun süre şiddet gördüğü eşinden kurtulmaya çalışırken, bu mücadele sırasında yanında olan minik kızı da kaderine ortak olmuştu. Mahalle sakinleri, annenin eşiyle olan ilişkisini her zaman sorunlu bulmuş ve sık sık kavga seslerinin geldiğini ifade etmişlerdi. Eşi, kıskanç ve kontrolcü bir yapıya sahipti. Katillerinin gözünde, kendisine ait hissettiği hayatı kaybetme korkusu, onu daha da saldırgan hale getirmişti. Annenin, kızıyla birlikte yaptığı umut dolu planlar ise trajik bir sona ulaşmıştı.
Sonuç olarak; bu olay, sadece bir cinayet değil, aynı zamanda toplumsal bir yara. Yaşanan acıları minimize etmek adına; sosyal hizmetler, kolluk kuvvetleri ve toplumsal farkındalık oluşturacak kampanyalar, kadınların güvenliğini sağlamak adına elzem bir gereklilik. Her geçen gün artan kadın cinayetleri, yalnızca ailelerin değil, toplumun da sorumluluğudur. Annenin yaşamındaki kayıplar, umarım her bir bireyde bir farkındalık oluşturur ve kimse, "sonum iyi olmayacak" diye bir korku taşımak zorunda kalmaz.
Bu trajik olay, aynı zamanda kadına yönelik şiddetin görünürlüğünü artırması bakımından fırsat olabilir. Toplum olarak, şiddetin sürdügü bir ortamda dur demek ve buna karşı ses çıkarmak herkesin ortak sorumluluğudur. Unutulmamalıdır ki, toplumda bir değişim yaratmak, yalnızca bir bireyin değil, hepimizin elindedir. Bu acı olay vesilesiyle daha fazla kadının sesinin duyulması, daha fazla çocuğun güvende hissetmesi umuduyla, bu duruma dikkat çekmek ve çözüm yolları üretmek kaçınılmaz hale gelmiştir.