Şırnak’ta yaşayan bir çift, sıradışı bir hayalin peşinden koşarak 16 yılda 6 kıtada 40 ülke gezdi. Bu gezilerinin temelini oluşturmuş olan “inek” temalı masraflar, hem dikkat çekici hem de özgün bir seyahat hikayesinin kapılarını araladı. Şırnak'ın doğal güzelliklerinden ilham alan çift, seyahat aşkını ve deneyimlerini hem bireysel olarak hem de toplumun geniş kesimlerine yayarak paylaşmayı benimsedi.
Çift, ilk olarak 2007 yılında yola çıkmaya karar verdi. Hayatlarını sürdürdükleri ve aynı zamanda gelir elde ettikleri tarım alanından uzaklaşmayı hedefleyen çift, bu maceralarını gerçekleştirmek için kültürel zenginliklere yönelerek birçok ülkeye seyahat etmeye başlayacaklardı. İlk hedef ülkeleri ise komşu ülkeler oldu. Özellikle İran ve Irak gibi Anadolu'nun komşu kültürleri, onları oldukça etkiledi. Düşünceleri, karşılaştırma yapmak ve dünyayı daha geniş bir perspektiften görmek üzerine şekillendi.
Özellikle bölgedeki tarım verimliliğini artırmak amacıyla geziler yapmayı düşünen çift, tarımın yanı sıra bu seyahatlerin kendi yaşamlarına katacağı derin anlamı da düşündü. İnekler, onlara yalnızca birer müşteri karşılanacak nesne değil, aynı zamanda gözlemleyecek ve ilham alacakları birer referans kaynağı haline gelmişti. Çift, ineklerin yüksek verimliliklerinin yanı sıra insan ilişkilerinde, toplumsal kültürde ve sosyal sorumluluk bilincindeki etkilerini keşfettikçe daha da meraklandı.
Dünya turu boyunca pek çok kültür ve insanla tanışma fırsatı yakalayan çift, her ülkede farklı alışkanlıklar edindi. Endonezya’nın tropikal ikliminden, İskandinav ülkelerinin soğuk havasına kadar değişen coğrafyalarda, her bir yerin kendine özgü yaşam tarzları ve gelenekleriyle karşılaştılar. Gittikleri her ülkede yerel insanlarla iletişim kurarak onların hayatları hakkında bilgi edindiler ve bu iletişim onların seyahatlerine derinlik kattı.
Çift, Japonya'da geleneksel çay seremonisi deneyimledikten sonra, bu geleneksel kültürün doğa ile olan bağlantısını anlamış oldu. Her ülkenin kendine has aromaları ve yemek kültürleri, onların damak tatlarıyla birlikte unutulmaz anılar biriktirmelerine olanak sağladı. Ayrıca, dönem dönem sosyal medya üzerinden paylaşımlar yaparak, takipçileriyle deneyimlerini paylaştılar. Bu paylaşımlar, sadece seyahat severleri değil, aynı zamanda tarım ve çiftçilikle ilgilenen kesimi de etkiledi.
Çiftin gezileri sırasında edindikleri deneyimler, sadece kişisel anlamda değil, ekonomik açıdan da onlara yeni ufuklar açtı. Yılda geçen her gün, dünya genelinden farklı tarım yöntemleri hakkında bilgi edinme fırsatı buldular. Her seyahatleri sırasında, gezdikleri yerlerdeki yerel çiftçilerin uygulamalarını izleyerek, kendi işlerine nasıl adapte edebileceklerine dair fikirler geliştirdiler.
Örneğin, Şili’de gezdikleri bir bölgedeki yerel çiftçilerden organik tarım uygulamalarını öğrenerek, kendi tarımsal yöntemlerini güncelleyebildiler. Bu tür yenilikler, ekonomik dönüşümün önünü açarak, yerel ekonomilerine katkıda bulunmalarını sağladı. Çift, gelecekte de daha fazla ülke gezmeyi, yeni deneyimler edinmeyi ve kazandıkları bilgileri paylaşarak insanları bilinçlendirmeyi planlıyor.
Sonuç olarak, dünyayı gezmek sadece bir tatil değil, aynı zamanda hayatı dolu dolu yaşamak ve farklı kültürleri keşfetmek için bir fırsattır. Şırnaklı bu çift, gösterdikleri çabalarla hayatın sunduğu zenginlikleri keşfederek, seyahat etmenin yaşamları üzerindeki derin etkisini gözler önüne seriyor. Bu benzersiz hikaye, seyahat tutkunlarına ve çiftçiliği benimseyenlere ilham veriyor.